MALATYA MESİRE YERLERİ
DOĞAL GÜZELLELİKLER VE MESİRE YERLERİ
Orduzu Pınarbaşı
Orduzu Pınarbaşı, Malatya merkezinde adı en çok bilinen mesire yeridir. MalatyaElazığ karayolu üzerinde, merkeze
hizmetindedir. Ek olarak, açık yüzme havuzu yaz aylarında yüzme müsabakalarına sahne olduğu gibi, halkın kullanımına da sunulur.
Horata
İl merkezine
Gündüzbey
Malatya'ya
Davullu Pınar
Yeşilyurt ilçe merkezine
İnek Pınarı
Yeşilyurt İlçesindeki İnek Çayı'nın kaynağındadır. ilçeye
Sürgü Takaz
Doğanşehir llçesi'nin, Sürgü Kasabası'nda kaynak sularının çıktığı Sürgü Vadisinde yer alır. Malatya'ya
SürgüTakaz, halkın, piknik için ilgisini çekerken, yöreyi ziyaret edenler, lezzetli alabalıkların tadına bakmaktan geri kalmazlar.
Sulu Mağara
Doğanşehir İlçesi, Polat Kasabası'na
Darende Ilçesi'nin
Somuncu Baba ve Çevresi
Darende ilçesi, eski Darende mevkiinde yer alan Somuncu Baba Camii önünde bulunan balıklı havuzu, balıkların çıktığı kuyu ile, caminin hemen yanında akan Tohma suyunun geçtiği vadi ve Tohma kenarındaki Kudret hamamı görülmeye değer yerlerdir.
Yukarıda sayılanların
dışında, Arguvan ilçe merkezine
SAĞLIK (İÇME VE KAPLICA) VE DAĞ TURİZMİ İMKANLARI
İspendere İçmesi
Malatya Elazığ yolu üzerinde Malatya'nın
Balaban İçmesi
Darende İlçesi, Balaban bucağına
Harap Şehir İçmesi
Doğanşehir ilçesindeki bu içmenin suyu, idrar yolları hastalıkları ve böbrek rahatsızlıklarına ivi çelmektedir.
AV TURİZMİ VE BALIKÇILIK
Malatya'da kara avcılığının yanı sıra, Karakaya Baraj Gölünde su ürünlerinin yetiştirilmesi, balıkçılığın gelişmesini sağlamıştır. Kara avcılığı, keklik avına dayanır, ilin her bölgesinde dağlık ve meşelik kesimlerdeki kekliklerin bilinçsizce avlanması, bu hayvanın sayısında azalmaya yol açmıştır. Arapgir ve Pütürge ilçesinde yaban domuzu ve tavşan avlanması da yapılmaktadır.
Su avcılığı için Fırat Nehri, Tohma Çayı ve Karakaya Baraj Gölü'nden yararlanılmaktadır. Söz konusu yerlerdeki avcılık, yöre insanına ekonomik katkı sağlamaktadır.
Gençlik, Spor ve Kongre Turizmi
Amatör spor ve halk oyunları çalışmalarının yoğunlaşması, bölge ve Türkiye birinciliklerinin zaman zaman Malatya'da yapılması gençlik turizmine hareket katmaktadır.
Ayrıca, İnönü Üniversitesi'nce 2224 Ekim tarihleri arasında düzenlenen "Battal Gazi Malatya Çevresi Halk Kültürü Sempozyumu" ilde kongre turizmine katkıda bulunmaktadır.
MALATYA'DA BELİRLİ GÜNLER
Türkiye çapında kutlanan belirli günlerin yanı sıra, Atatürk'ün Malatya'ya ilk gelişinin kutlanması 13 Şubat, II. Cumhurbaşkanı ismet inönü'nün ölüm yıldönümü nedeniyle yapılan anma töreni 25 Aralık, Malatya Kayısı Bayramı ve Fuarı 1731 Temmuz, Arapgir ilçesi Bağbozumu Şenlikleri Eylül ayının ilk haftası, Yeşilyurt Kiraz Festivali 1718 Haziran, Akçadağ Kültür ve Sanat Şenlikleri Eylül ayında ve çilek hasat mevsimi Kale ilçesinde de "En iyi Çilek Üretimi" yarışmaları düzenlenmektedir.
YÖRENİN DİĞER ÇEKİCİLİKLERİ
Kent ve ilçelerinin doğal güzelliğinin yanı sıra, kültürel ve tarihsel eserler ile bazı yerler, turistik açıdan öneme sahiptir ve ilgi çeker. Ancak şu bir gerçektir ki, ülkemize her yıl önemli bir girdi sağlayan turizm sektöründe Malatya adına ilginin kaynağı tartışılmaz biçimde Nemrut Dağı ve bu dağdaki açık hava mabedinde sergilenen eserlerdir. Nemrut'u Battalgazi Ilçesi'ndeki eserler izler.
NEMRUT DAĞI
"Dünyanın 8. Harikası" nitelemesini hakeden Nemrut Dağı, Commagene Kralı I. Antiochos tarafından yaptırılmış bir açık hava mabedidir. Mabedde yer alan tanrı heykelleri ve kralın anıt mezarı olduğu tahmin edilen tümülüsün bulunduğu Nemrut Dağı, Malatyave Adıyaman il sınırları içerisinde bulunmaktadır.
Güneydoğu Toroslarm (Tümülüsle birlikte
Tümülüsün yapımıyla oluşturulmuş
Nemrut Dağı'na Mayıs ve Kasım ayları arasında ulaşılabilir. Diğer aylarda, yöreye özgü iklim koşulları ve coğrafya nedeniyle, dağa gidilmez. Bu aylarda karla dolu yollar ve dağlar geçite izin vermez. Dağın eteğinde Malatya Valiliğince yaptırılan 40 yataklı Güneş Otel, ziyaretçilere turizm sezonu boyunca hizmet verir.
Nemurt Dağı, sadece heykeller ve röliyefleri görmek için ziyaret edilmez. Güneşin doğuşu ve batışı, yörenin diğer çekiciliğidir. Akşam bulutların arasında yavaş yavaş kaybolan, sabah ise tersini yaparak yükselen güneş, izleyicilere unutulmaz dakikalar yaşatır ve karelerce film harcatır. Acele etmeden, yavaş yavaş yüzünü gösteren güneşin ışıkları çevresinde, aylara göre değişen, renk cümbüşleri oluşur. Bazen inanılmaz güzellikteki rengin adı mor olur, bazen kızıl, bazen de menekşe... Gece vakti, güneş battıktan sonra, bu kez ay sahneye çıkar. Eğer ay yüzünü tamamıylagösterdiği bir dönemde ise, yani dolunaysa, zirveden bakarak Adıyaman, Malatya, G. Antep, Diyarbakır ve Ş.Urfa'yı kıvrıla kıvnla kateden Fırat'ı seyretmek apayrı bir zevktir.
M.Ö. I. yüzyılda Commagene Krallığı'na hükmetmiş, I. Antiochos tarafından yaptırılan heykeller, tanrıları simgeler. Nemrut'un kalıntıları yapımından sonra, yüzyıllar boyu yalnızlığa terkedilmişlerdir. Sadece Dutluca, Harik, Gerger, Pütürge gibi yörelerden gelen avcılar ve çobanlar haberdar olabilmişler ve bunlar, günümüzden yaklaşık 150 yıl önce askeri amaçlarla yöreyi gezen, Prusyalı subaylar Helmut ile Moltke'yi kalıntılardan haberdar etmişlerdir. Sonrasında Nemrut Dağı zirvesindeki heykel başlarından tüm dünya haberder olmuş, araştırmalar, kazılar birbirini izlemiş, Nemrut ile ilgili bir yığın bilgi ortaya çıkarılmıştır.
Zirvedeki Arkeolojik Eserler
Törenler için kullanılan yol, zirveye güneyden ulaşır. Platformlar kuzey, batı ve doğu'da yapılmıştır. Zirveye kadar gelip aracınızdan indiğinizde, zirveye doğu, batı ve kuzeyden ulaşabilirsiniz. Batı ve doğu platformlarında yan yana konulmuş tahtlar bulunur. Yıllar önce tahtların üzerinde Kral Antiochos ve tanrıların heykelleri bulunmaktaydı. Sonrasında heykeller tahtlarla birlikteyıkıldı. Ayrıca, geriye kalan başlar koptu.
Heykeller birbirinin üzerine konulmuş sekiz mermer bloğundan oluşur. İlk iki blok baş, üçüncüsü omuz, dördüncüsü bel ve göğüs, beşincisi kalça, altıncısı baldır ve taht, yedincisi ayak ve baldırın arka bölümleri ve son olarak sekizincisi tahtların ayağıdır.
Heykellerin ve tahtların yapımında kullanılan beyaz mermerler
Herkül: Yunan Mitolojisinde yarı insanyarı tanrı bir karakter.
Artragenes: Mitolojide savaş tanrısı.
Ares: Pers tanrısı.
Kral I. Antiochos: Kral kendisini tanrı sayardı. Bu nedenle heykelini eril ve dişil tanrı heykellerinin arasına koydurdu.
ZeusOramasdes (Ahuramazda): Bu tanrı, Pers ve Yunan uygarlıklarındaki belli başlı bütün tanrıları semebolize eder. Bu heykelin başı, en büyük Zeus heykel başlarından biri olarak bilinir.
Fortuna: Şans ve kader tanrıçası. Bu heykelin başı sebze ve meyve figürleriyle süslenmiştir.
Apollo: Mitra, Helio ve Hermes karışımı güneş tanrısı.
Bunların yanı sıra, heykellerin hemen yanında kartal ve aslan heykelleri mevcuttur. İnanışa göre, kartal gökyüzünden, aslan ise yeryüzünden gelecek tehlikeleri savuşturacaktı.
Ayrıca, güney platformda Pers Kralı Darius'a ait bir portre bulundu. Kralın annesine mi, yoksa karısına mı ait olduğu belirlenemeyen bir portre de doğu platformda bulundu. Antiochos'un anne tarafından Büyük İskender'e, baba tarafından Darius'a dayandığı söylenir. Bu yüzden heykellerin tamamında Pers ve Yunan etkileri gözlenir. Bazı tanrı başları taçla süslenmiştir.
Kitabeler
Heykellerin önünde birer kitabe vardır. Kitabelerde
Röliyefler
Zirvede ilginç denebilecek röliyefler (kabartma) de mevcuttur. Bazıları kralın tanrılarla el sıkışmasını gösterir. Tanrılarla el sıkışma ve aslan heykelleri Hitit etkisinin varlığını gösterir. Özellikle, kuzey platformunda birçok aslan ve kartal heykeli vardı.
Boyutları 1.75 X 2.40 olan aslan kabartmaları tarihteki en eski burçlardan biri olarak kabul edilir. Göğüs ve çene arasında bir hilal, 19 yıldız ve vücudun değişik bölgelerinde üç Yunanca harf (Jüpiter, Merkür ve Mars'ı simgeleyen) vardır. Başlangıçta bu sembollerin anlamı bilinmiyordu. Brovvn Üniversitesi'nden Otto Nongrtovver, uzun araştırmalar sonrası, kabartmaların esrarını çözdü. Ona göre, M.Ö. 62 yılını gösteren bu semboller, Kral Antiochos'un tahta çıktığı ve tapınağı bu tarihte yaptırmaya başladığını gösteriyordu.
Yurarıda, hakkında özet bilgi verilen Nemrut Dağı, günümüzde birçok turistin ilgisini çekmektedir. Mart ayından başlayarak Nemrut'a Malatya'dan ulaşmak mümkündür. MalatyaNemrut arasındaki Pütürge ilçesi üzerinden giden yol, Mart ayında dağa
Nemrut en yoğun ilgiyi, gezipgörmeyi adeta meslek haline getirmiş, kendilerine "backpacker" denen sırt çantalı turistlerden görür. Yanlarına gezdikleri ülkelerle ilgili bilgilerin yer aldığı kitaplardan tutun çadır malzemelerine kadar herşeyi alan bu tür turistler, Turizm îl Müdürlüğü'nün öncülük ettiği "organize turlar" sayesinde Nemrut'a gider ve dönerler. Seyahat acentalarınm organize ettiği gruplara dahil olan turistler, backpacker'lar kadar yoğun sayıda gelmezler. Turistler Nemrut ziyeretlerinden ve Malatya'da gördükleri konukseverlik ve ilgileden o kadar memnun kalırlar ki; bugün Avrupa'da yayınlanan birçok rehber kitapta kentimizden övgüyle bahsedilmekte, turistlerin Nemrut ziyareti için Malatya'yı tercih etmeleri önerilmektedir. Bu "memnun ayrılan bir turist bin turist demektir" sloganının çarpıcı örneklerinden sadece bir tanesidir.
Battagalgazi (Eskimalatya) İlçesi
Malatya'da turizmin ilgi odaklarından bir tanesi de Battalgazi ilçesinde yer alan eserlerdir. Bilindiği gibi Battalgazi halk arasında "Eskimalatya" adıyla anılmaktadır. Kuşkusuz bu tanımlama yersiz değildir. Roma döneminden 1838 yılına kadar Malatya halkı kent merkezi olarak bugünkü Battalgazi ilçesini seçti, "Aspuzu Bağları" denen günümüz Malatyası yazlık olarak kullanıldı. Söz konusu tarihte yapılan Nizip Savaşı nedeniyle Doğu Anadolu Kuvvetleri Komutanı Hafız Ahmet Paşa, orduyu Elazığ'dan boş olan Eskimalatya'ya getirdi. Aspuzu'ya yazlık için giden halk, ordu Eskimalatya'da kışlayınca dönemedi ve binaların tahtalarına kadar yakarak kente büyük zarar verdi. Böylece Yeni Malatya kentinin temelleri atılmış oldu. Malatya halkı, tarihin çeşitli dönemleri değişik uygarlıkların hükmü altında yaşarken, Eskimalatya'da çeşitli eserler inşa edildi.
Ulu Camii ve Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı bunlardan en önemlileridir. Camii Kebir olarak da anılan Ulu Camii ilk kez 7. yüzyılda Araplar tarafından yaptırılmıştır. Türkiye'de yaptırılan ilk camii olduğu sanılmaktadır. 1224 yılında Selçuklu Emiri Sabahattin îlyas tarafından yemden yaptırılmış, Memluk ve Osmanlılar döneminde onarılmıştır. Cumhuriyet döneminde Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce de onarımı yaptırılmıştır. Camii süsleme sanatının güzel örneklerine sahiptir. Kapı kemeri, büyük kubbe ve kasnağmdaki işlemeli taş oyma motifleri, beyaz, siyah, lacivert, yeşil ve firuze renkli çini mozayikler ilgi çekicidir.
Eski Malatya'da turistlerin ilgisini çeken diğer eser Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı'dır. 1632 yılında Silahtar Bosnalı Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Karakaya Baraj Gölü
Büyük bir bölümü Malatya sınırları içinde kalan Karakaya Barajı Göl alanı'nda, Malatya Valiliğince Kırkgöz Köprü mevkiinde yaptırılan turistik tesisler ve feribot işletmesi çalışmaları ile ilde göl turizmine canlılık katılmıştır. 1993 yılından başlayarak Valilik, mahalli imkânları kullanmak suretiyle, Kırkgöz köprüsünden başlamak üzere Kömürhan karayolu köprüsüne kadar devam eden kıyı boyunca bir sahil yolunun yapımı çalışmalarına başlamıştır. Bunun dışında, baraj kıyısında Turizm Bakanlağınca Turizm Geliştirme Planları yapılmış olup, arazi mülkiyet tesbiti gerçekleştirilmiştir.